Yıllar boyu müşterilerimin derinlemesine araştırma isteği aynı sözcükler etrafında dönüp durdu;
Sorumluluk, etkileşim, paylaşım, geri bildirim, liderlik, öneri, vb.
Fikir beklemek ve görüş almak bir strateji ya da ekiplerinden istedikleri tek bir bakış açısı olabilir.
Bu projeksiyon her ne kadar adil ve meşru görünse de, bir düşünceye ses vermenin sadece fikir sahibi olmaktan daha fazlasını gerektirdiğini dikkate almamız gerekir.
Çok kültürlü ortamları deneyimleyen sizler için, “sesin” otorite, yaş, cinsiyet, çatışma korkusu ya da alay konusu olma ya da reddedilme, devam eden uyumun bozulması, farklı görünme, gruba uyumsuzluk ve daha birçoğuna yönelik saygı anlayışı dışında sessiz modda tutulabileceğini biliyoruz.
Yukarıdakilerin tümü daha derin zeminlere dayanmakta olup daha fazla araştırmayı hak etmektedir.
Ancak ya bu sesi arayan kişi aslında onun hakikatiyle pek de ilgilenmiyorsa?
Kurum kültürünün “insan sermayesini”, “kişisel iradenin değerini”, “yeteneklerin etrafındaki ilgiyi” ne kadar övdüğüne bakılmaksızın, bu dilekler yalnızca ofis duvarlarını süsleyen posterlerde tasvir edilen hoş sözcükler olarak kalabilir.
Ses, dinleyen bir kulağa, açık bir zihne, temsil ettiği değere olan ilgiyi vurgulayan bir tutuma, bir düşünceye giden yolunu bulmalıdır.
Benimseneceğine dair bir garanti yoktur, ancak kesintiye uğramamalıdır.
Organizasyon şemasında tepe yöneticileri, direktörler, müdürler, bölüm başkanları, amirler, ekip üyeleri ve diğer katmanlar bulunmaktadır.
Her biriniz kendinizle yüzleşmeli ve bu “sese” verdiğiniz reaksiyonu değerlendirmelisiniz.
Alıcının ucundaki davranışınız sesin gücünü, büyümesini, ilerlemesini, bütünlüğünü etkiler.
Daha zenginleştirici bir deneyim için ufuklara uzanma, kör noktalardan sakınma ve gelecekteki alanları keşfetme, sesin övülmesine ve güvenle dolu olmasına imkan verir. “Takım üyeleri Ben yerine Biz’i ön plana alarak birbirlerine güvendiklerinde, iyi takımların harika takımlar haline geleceğini unutmayın” Phil Jackson.